Ana içeriğe atla

♔Şah, ♕Vezir, ♖Kale, ♗Fil, ♘At, ♙Piyon


    Satranç… Yalnızca siyah ve beyaz karelerden ibaret sanılır, ama aslında bir toplumun ruhunu taşır. 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıktı; oradan Pers diyarına, sonra da Avrupa saraylarına taşındı. Her yerde aynı kaldı: sınıfların, güç dengelerinin ve görünmez kuralların soğuk bir simgesi. Taşlar sadece tahtada yürüyen figürler değil; yüzyıllardır süren düzenin birer hatırlatıcısıdır.  



♔ Kral – Yönetici Sınıf: Tahtanın en önemli taşıdır, ama en güçsüzüdür. Kendi başına neredeyse hiçbir şey yapamaz, hep korunmaya muhtaçtır. Yine de oyun onun üzerinden tanımlanır; kaybı oyunun sonudur. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi: yönetim, çoğu zaman bir kişinin sembolik varlığına indirgenir, ama asıl gücü başkalarının fedakârlığıyla ayakta kalır.

♕ Vezir – Mutlak Güç: Gerçekte sahnenin hakimi odur. Sınırsız hareket kabiliyetiyle bütün yönlere uzanır. Vezir, sermayeyi, iktidarın gerçek mekanizmasını, perde arkasındaki asıl gücü simgeler. Krallar onsuz yaşayamaz; halk onun varlığından çoğu zaman bihaberdir.

♖ Kaleler – Kurumlar: Düz çizgilerde ilerler, sağlamdır ama esneklikten yoksundur. Onlar devletin kalıcı yapılarıdır; bürokrasiyi, kanunları ve düzeni temsil eder. Kaleler, bir toplumu ayakta tutar ama aynı zamanda onu zincirleyen yapılardır.

♗ Filler – İdeolojiler: Çapraz hareket ederler; özgür görünürler, ama hep tek renge hapsolmuşlardır. İnançlar, ideolojiler, dogmalar… İnsanları yönlendirir, onlara bir yol gösterirler, fakat kendi sınırlarının dışına çıkamazlar.

♘ Atlar – Devrimciler: L biçiminde hareket eden tek taştır. Kuralları aşar, beklenmedik yollar bulur. Onlar sanatçılardır, mucitlerdir, isyancılardır. Düzeni sarsabilirler, ama etkileri çoğu zaman sınırlıdır; çünkü onlar da sonuçta oyunun kurallarıyla bağlıdır.

♙ Piyonlar – Halk: Sayıları çoktur, gücü azdır. Küçük adımlarla ilerler, çoğu zaman feda edilir. Ama sabırla yol aldığında, en baştan en sona vardığında, bir piyon vezire dönüşebilir. İşte o an, oyunun kaderi değişir. Halkın gücü küçümsenir; fakat içlerinde saklı olan gerçek potansiyel, tüm düzeni alt üst edebilir.

    Bugün hâlâ satranç oynuyoruz; taşlar hâlâ aynı, kurallar hâlâ aynı. Değişen sadece sahne. Yönetenler, güç sahipleri, kurumlar, ideolojiler ve halk… Hepsi hâlâ aynı oyunun içinde. Sana söylenmeyen gerçek şudur: Taşların doğası değil, oyunu oynatan el belirler. Ve çoğu zaman bizler, sadece tahtada oynatılan taşlarız.